Muratpaşa ilçesi Bahçelievler Mahallesi’ndeki 2 milyon 380 bin metrekarelik Arap Süleyman Ağa, Hacıbekirzade Mehmet Ağa ve Bakırcı Yorgi adına tespit edilen arazinin, 1958 yılında kadastro tespiti yapıldı. Tespitten haber alan bölge sakinleri dava açarak itirazda bulundu. Karayolları Genel Müdürlüğü, 1965 ve 1969 yıllarında, 111 bin 879 metrekarelik alanı kamulaştırarak, şu anda kentin en işlek noktalarından biri olan Dumlupınar Bulvarı'nı yaptı. Antalya Büyükşehir Belediyesi de geçen yıl yolun bir hattında tramvay yolu inşaatına başladı. 1965 ve 1969'daki kamulaştırma işlemleri mirasçılara bildirilmediği gibi, herhangi bir ödeme de yapılmadı. Kadastro Mahkemesi'ndeki dava, 2006 yılında bitti. Mahkeme, araziyi Arap Süleyman Ağa ile Hacıbekirzade Mehmet Ağa'nın mirasçıları üzerine tescil etti. Bakırcı Yorgi'nin mirasçısı bulunamadığı için payı Hazine'ye devredildi. Mahkemenin kararı üzerine mirasçılar adına avukat Necati Yılmaz, 2012 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı tazminat davası açtı. Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, davayı reddetti. Karar 2015 yılında kesinleşince Anayasa Mahkemesi'ne gidildi. AYM'nin 10 Aralık 2019'da verdiği kararda, kamulaştırma bedelinin ödenmediği belirtilerek, “Değerin depo edildiği ileri sürülmüşse de taşınmaz uzun bir süre sonra tescil edildiğinden kamulaştırmadan söz etmek mümkün değildir. Bedelin önemli ölçüde değer kaybına uğradığı, dolayısıyla kamulaştırmanın Anayasa'nın 46. Maddesi'nde öngörülen düzenlemelere uygun olarak tamamlandığı söylenemez" ifadeleri kullanıldı.
“Vatandaşların haberi olmuyor”
“Amacımız kamuya hizmeti engellemek değil”
Amaçlarının kamuya hizmeti engellemek olmadığının altını çizen Necati Yılmaz, “Amacımız tramvay hattını da kaldırmak değil. Ama bugüne kadar 62 yıldır usule yasaya uygun davranmayan kamu kurumlarını yasal zemine çekmeye çalışıyoruz. Sonuçta müvekkillerimizin mülkiyet hakları var, bunlar ihlal edilmiş durumda. Burada kamu yararı varsa ebetteki benim müvekkillerimin şahsi haklarından daha üstün. Ancak koşulu belirli Anayasa’nın 46. Maddesi'nde, ‘taşınmazın gerçek bedelinin ödenmesi halinde’ diyor. Bize bir kuruş para ödenmiş değildi. Amacımız mülkiyet hakkının karşılığında gerçek değerini almak” diye konuştu.