Alanya’da deniz kenarında yer alan ve her yıl binlerce turistin akınına uğrayan Damlataş Mağarası, doğal güzelliğinin yanı sıra şifa arayan atım hastalarının da ilgi odağı haline geldi. Türkiye’de turizme açılan ilk mağara olarak bilinen Damlataş Mağarası, 1948 yılında iskele inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı açılırken, bir dinamit ateşlenmesi sonucu tesadüfen ortaya çıktı. Binlerce yılda oluşan sarkıt ve dikitleriyle dikkati çeken mağaranın ziyaretçi sayısı da her yıl artıyor. 2014’de 279 bin 781 kişinin ziyaret ettiği mağarayı 2015 yılının ilk 6 ayı ise 65 bin 859 kişi ziyaret etti.
MAĞARADAN ŞİFA DAMLIYOR
Alanya Kültür Merkezi Müdürü Hüseyin Çinal, dünyaca ünlü turistlik ve şifa dağıtan mağaralar arasında yer alan Damlataş Mağarası’nın Alanya’nın tanıtımında önemli rol oynadığını söyledi. Ziyaretçi sayısı her geçen gün artan mağaranın astım hastalarına şifa dağıtan önemli merkezlerden biri haline geldiğini belirten Çinal, Yurt dışından, özellikle yerleşik yaşayan Ruslar’dan önemli ölçüde talep var. Mağara, turizm potansiyelinin yanı sıra sağlık alanında da tercih edilen mekanlar arasında yerini aldı dedi.
ZİYARETÇİ REKORU KIRDI
Alanya turizminin lokomotifleri arasında yer alan Damlataş Mağarası’nın her yıl olduğu gibi geçen yıl da yerli ve yabancı turistlerin rekor denecek düzeyde akınına uğradığını dile getiren Çinal, Öğrenciye yüzde 50 indirim uygulanan mağarada normal giriş ücreti 2015 yılı için 5 TL olarak belirlendiğini söyledi.
DAMLATAŞ MAĞARASININ ÖZELLİKLERİ
1948 yılında liman inşaatında kullanılmak üzere dinamitle taş çıkarılırken tesadüfen keşfedilen Damlataş Mağarası, Türkiye’nin turizme açılan ilk mağarası olarak biliniyor. 30 metre uzunluğunda ve 200 metrekarelik alanı kaplayan mağaradaki sarkıt ve dikitlerin M.Ö. 20-15 bin yılları arasında meydana geldiği sanılıyor. Sarkıtlardan yılın hemen her zamanı su damlaması nedeniyle mağara adını bu özelliğinden alıyor. Damlataş Mağarası’nın 760 milimetre hava basıncı, yaz-kış 22 derece olan sabit sıcaklığı, yüzde 95 nem oranı, karbondioksit, azot ve oksijen miktarı özellikle astım hastaları için uygun bir ortam oluşturuyor.