Konferansın katılımcılarına delege adı verilir. Her delege bir ülkeyi temsil eder ve o ülkenin diplomatlık görevini yapar. Ülkenin politikasına uygun davranması gerekir. Yapılan konuşmalar ve bloklaşmalar bu doğrultuda gerçekleşir.
Her komitenin başında "Chair" denen üç yönetici vardır. Komitenin beklenen doğrultuda ilerlemesi için tartışmayı tarafsız bir şekilde yönetirler.
"Secretary General" ve "Directory General" konferansın organizatörleridir. Onların haricinde "Public Relations" denen halkla ilişkilerden sorumlu kişiler, "Press" denen medyadan sorumlu kişiler ve "Admin" denen konferansa yardımcı kişiler vardır.
MUN'de temel amaç, hem öğrencilerin İngilizcesini geliştirmesini sağlamak hem de dünya sorunlarını yakından takip edip çözüm aramalarına ortam hazırlamaktır. Topluluk karşısında konuşma yapmak öğrencilerin öz güvenini geliştirip ileride iş hayatında daha başarılı olmalarını sağlamaktadır.
Bugün Alanya Model BM konferansının açılış seremonisi yapıldı. Komite çalışmaları başladı. Delegelerimiz dünya sorunlarını çözmek amacıyla açılış konuşmalarını yapmaya başladı ve çözüm önerilerinin temellerini atmaya başladılar. Alanya Bil Okulları ve sponsorluğunda gerçekleşen organizasyonda, MUN konferansını Yöneten Chair Harun Abaz ile MUN ayrıntılarını konuştuk,
- Merhaba Harun, öncelikle bu ekibinizin düzenlediği kaçıncı MUN etkinliği?Merhaba, ben Harun Abaz, İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1.sınıf öğrencisiyim. Bu ekibimizin düzenlediği 9. konferans. İlk 8’i İstanbul’da düzenlendi. Onların bu yıl 5.geleneksel yılları. Bu sene Alanya bizim için de il dışı olması sebebiyle bir ilk oldu, aynı şekilde Alanya için de bir ilk oldu. Bu sebeple öncelikle Alanya Bil Okullarına çok teşekkür ederim tüm ekip adına. Tüm organizasyonla ilgilendiler çok samimi bir şekilde. Daha önce en az 6 farklı kurumla çalıştık ama belirtmek isterim ki, bir ilke imza atmak kurumlar için hem çok cazip, hem de geri dönüşlerin kestirilememesi anlamında risklidir. Bil Okulları bunları düşünmeden bize çok samimi şekilde kucak açtılar. Biz de elimizden geleni yapmaya çalıştık.
-Peki, nasıl çalışıyorsunuz? Ekip dediniz, kimlerden oluşuyor bu ekip?
Ekipten kastımız aslında iki türlü. Bir çekirdek kadro var yaklaşık 20 kişilik, bir de konferanstan konferansa değişebilen 20 kişi var. Aslında İstanbul’daki konferanslarda 40 küsur kişiyle çalışıyoruz. Toplamda belki de 30 un üzerinde okuldan bir araya gelen bu ekip, lise ve üniversite öğrencilerinden oluşuyor. Herkese de açık. Türkiye’de topluluk kavramı hukuki olarak oturmamış ama bizi Zenith Society olarak tanırlar.
-Bu konferansta neler yaptınız, kısaca bahseder misin?
Konferans süresince Birleşmiş Milletler Çevre Programı olarak su kirliliği ve iklim değişikliğine odaklandık ve konu üzerine yaratıcı ve etkili çözümler ürettik. Delegeler sorunlara çözüm odaklı ve objektif bir şekilde yaklaştı. Su kirliliğinin azaltılması adına teknoloji, psikoloji ve sosyolojiden yardım aldık. İklim değişikliği konusunda ise özellikle genç kesimin ağaçlandırma projelerine teşviki gibi çözümlerde uzlaşıldı, ağaçların tahribatı konusunda sıkı cezai yaptırım konusu tartışıldı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi ve kullanımının yaygınlaşması adına adımlar attık.
İlk olarak komitelerimizde delegelere hem İngilizce, anlamadıkları yerlerde de Türkçe açıklamalı eğitimler verdik. Terimleri, kuralları ve uymaları gereken her şey hakkında bilgilendirme verdik. Eğitimlerden sonra tartışmalarımız başladı. Bunlar “motion” adı altında ortaya konu atma, kısacası tartışmak istedikleri konuyu belirleme demek. Gönüllü olan delegeler tartışmak istedikleri konuları ortaya attılar ve biz de evet veya hayır diye bütün komite olarak oyladık. Evet, oyu alan konuları belli bir süre içerisinde konuşmak isteyen delegelerimizle tartıştık. Yaklaşık herkese söz hakkı vermeye çalıştık. Sadece bir konu hakkında değil, hem kendi ülke politikaları hakkında hem de konular hakkında genel bir değerlendirme yapmak için “GSL” yani genel konuşmacı listesi dediğimiz bir liste var. Yine konuşmak isteyen tüm delegeleri veya bizim hazır gördüğümüz tüm delegelerin fikrini almak için listeye ekledik. Sırayla hepsi ülkelerinin adı duyulduğunda ayağa kalkıp konuşmalarını yaptılar. Komitelerimizin son yaklaşık 5-10 dakikası “fun session” dediğimiz eğlence amaçlı ama yine İngilizce olan etkinlikler ile geçti.
Konferanslarımızın amacı aslında hem delegelere bazı önemli konular hakkında farkındalık yaratmak, hem de kendilerini ifade edebilme becerilerini geliştirmek. Çünkü tüm tartışmalar boyunca insan hakları, silahlanma, çocuk sömürgecileri ve benzeri önemli konular hakkında çözümler aramaya odaklandık. Her delege bir ülkeyi temsil etti ve oldukları komitenin konuları hakkında kendi temsil ettikleri ülke politikası içerisinde tüm dünyaya yarayacak, yardım edecek çözümler bulmaya çalıştık.
